Bilgi ve Belge Yönetimi bölümü öğrencilerimiz ile akademik ve idari personelimiz Tarsus ve Mersin'de tarihi ve kültürel yerlere ziyarette bulundu. Programda Taşkuyu Mağarası, Eshab-ı Kehf Yedi Uyurlar Mağarası, Tarsus Şelalesi, Mersin Atatürk Evi, Arkeoloji Müzesi, Deniz Müzesi ziyaret edilerek öğrencilerin sosyal ve kültürel bilgileri tazelenmiştir. Mersin Marinada serbest zaman verilerek öğrencilerin dinlenme ihtiyaçları karşılanmıştır.
Tarsus'un yaklaşık 10 km kuzeybatısında bulunan Taşkuyu Mağarası; Permo-Karbonifer yaşlı mermerler ile bunları örten Miyosen yaşlı kireçtaşları dokanağında gelişmiştir. Mağaranın girişi deniz seviyesinden 214 metre yükseklikte ve bilinen toplam uzunluğu 470 metredir. Yüzeye son derece yakın bulunan mağarada sıcaklık 19.5 C- 24 C arasında ve nisbi nem %77 - %89 arasındadır. Mağara birbirine bağlı galerilerden oluşmaktadır. Bu galerilerde sarkıt, dikit, sütun, duvar ve perde damla taşları, örtü damla taşları ve havuzların etkileyici örneklerini görmek mümkündür.
Dünyanın birçok yerinde mekan bulan “Yedi Uyurlar İnanışının” Anadolu’daki en önemli merkezi Tarsus’taki “Eshab-ı Kehf Mağarası’dır.” Tarsus’un, 12 km. kuzeyinde Dedeler köyünde, Encülüs Dağı’nın eteklerinde bulunan mağara Hristiyan ve Müslümanlarca kutsal bir ziyaret yeri olarak kabul edilir. Doğal bir çöküntünün mağara şeklini aldığı kapalı bir alandan oluşmakta olup mağaraya yürüyüş zemininden 15 basamaklı bir merdivenle inilmektedir. Mağaranın hemen üzerinde 1873 yılında yapılmış bir cami yer almaktadır. Camiye sonradan ek olarak üç şerefeli bir minare daha eklenmiştir.
Taşıdığı alüvyonlarla Çukurova Deltası'nın ortaya çıkışında önemli rol oynayan Berdan Irmağı, Orta Toroslar'ın güneydoğu yamaçlarından (Bolkar Dağları) doğan derelerden meydana gelmektedir. Seyhan ve Ceyhan ırmaklarının aksine Çukurova'da kısa bir yol kat ederek Akdeniz'e dökülür. Toplam uzunluğu 142 kilometreyi bulan ırmağı oluşturan derelerin en önemlileri ise Can, Pamuklu ve Kusun dereleridir. Akdeniz'e dökülmeden önce Tarsus ovasında geniş yaylar çizen Berdan, (antik Kydnos) aynı zamanda Tarsus'un kurulmasında önemli tercih sebebidir. Soğuk su anlamına gelen Berdan, aynı zamanda kentin 4 kilometre kuzeyinde doğal bir güzelliği de barındırmaktadır. Bizans imparatoru Justinyen (M.S. 527-565) tarafından yatağı değiştirilirken, aslında Roma Dönemi sonlarına dek kullanılmış nekropol alanında geniş ve yüksek bir çağlayana dönüşmüştür. Kenti su taşkınlarından korumak için yapılan bu çalışma sonunda bugün yaklaşık 15 metre yükseklikteki konglomera kayalıklardan dökülen su, özellikle kış ve bahar aylarında karların erimesiyle en yoğun debisine ulaşmaktadır. Bugün aynı noktada yer alan nekropoldeki basamaklı ya da rampalı (dromos) oda mezarlar, oyuldukları konglomera kayaların zayıf oluşuyla güçlü akıntılara karşı koyamayarak büyük ölçüde tahrip olmuştur. Günümüzde Şelale ve çevresi, Tarsusluların özellikle sıcak yaz günlerinde ilgi gösterdikleri yerlerin başında gelmektedir.
Atatürk ve eşi Latife Hanım 20 Ocak- 2 Şubat 1925 tarihleri arasında Mersin’i ziyaretlerinde on bir gün boyunca bu evde konuk olmuşlardır. Atatürk Caddesi üzerinde kentin odak noktasında yer alan yapı, 1897’de dönemin Almanya Konsolosu Bay Christman’ın Mersinli tüccar Mavromati’nin kızıyla evliliği nedeni ile konut olarak yaptırılmıştır. Mimarı bilinmeyen yapı Krisman (Krizman) Konağı olarak bilinmektedir. Bir süre Tahinci ailesinin mülkiyetinde kalan ev 1972’de Nebil Hayfavi tarafından alınmış ve 1976 yılına kadar Toros Koleji olarak hizmet vermiştir. 1976’dan sonra boş tutulan bu yapının adı, aynı yıl belediye encümeninin aldığı bir kararla Atatürk Evi olmuştur. 1980’de kamulaştırılarak 1982 yılında Kültür Bakanlığı’nın mülkiyetine geçmiştir. 12 Ekim 1992 tarihinde Atatürk Evi ve Müzesi olarak resmi açılışı yapılmıştır. Mersin Atatürk Evi ve Müzesi dıştan düzgün kesme taş ile yapılmış, iki katlı bir yapıdır. Sivil mimarinin en iyi örneklerinden biridir. Bahçesinde var olduğu bilinen hamama ait izler günümüzde yok olmuştur. Müzenin alt katı fotoğraflarla ve belgelerle Atatürk Müzesi olarak hazırlanmıştır. Burada Atatürk’ün Mersin’i ziyaretlerinde çekilen fotoğrafları, Anıtkabir Atatürk ve Kurtuluş Savaşı Müzesi’nden getirilen yirmi iki adet kişisel eşyası sergilenmektedir. Bunlar arasında bornoz, gömlek, çatal, bıçak ve kaşık sayılabilir. Bazı eşyalar Tarsuslu Mehmet ve Belkız Akçora ailesi ile Taki Aleksioğlu’nun bağışıdır. Kahve içtiği fincan ise Erdal Akalın tarafından armağan edilmiştir. Etnografik değerlerin sergilendiği üst katta, ortada bulunan büyük bir salon ve bu salona açılan yedi oda bulunmaktadır. Bu odalardan ikisi yatak odası, birisi çalışma odası, dördü ise oturma odası olarak değerlendirilmiştir. Girişte çeşitli fotoğrafların sergilendiği Kuva-yi Milliye köşesi bulunmaktadır.
Çağdaş müzecilik faaliyetlerinin yürütülmesine imkân veren fiziki şartların sağlandığı Mersin Arkeoloji Müzesi’nde eserlerin sergileneceği salonların yanı sıra geçici sergi salonları, çocuklar için arkeopark uygulama alanları, kütüphane, hediyelik eşya satış yeri, kafeterya gibi sosyal alanlar da yer almaktadır. Müzede toplam 1435 adet eser sergilenmektedir. Ziyaretçiler, giriş katında bulunan zaman tünelinde tarihe bir yolculuk yapma, kronolojik sergi salonunda uygarlıkların her alanda nasıl geliştiği ve neler yapabildiklerini izleme, ölü kültü alanında farklı kültürlerde ölü gömme geleneklerini öğrenme, etnografik salonda insanların geçmişten günümüze kullandığı etnografik eserlerin yanında Yumuktepe Höyüğü yakınında bulunan Huğ Evi’nin replikasını görme fırsatı bulmaktadır. Birinci katta sergilenen sikkeler ile aynı salonda 9 bin yıldır kesintisiz yerleşim gören Yumuktepe Höyüğü’nün canlandırması ve kazıdan çıkan eserleri uygarlıklar hakkında bilgi vermektedir. Ziyaretçiler, Mezitli İlçesi'nde bulunan ve M.Ö. 3'üncü bin yıldan M.S. 6'ncı yüzyılın sonlarına kadar iskân gören Soli-Pompeipolis Antik Kenti ve Erdemli İlçesi'ndeki M.Ö. 4'ncü yüzyıldan günümüze kadar yerleşim gören ve Antik Dönem’de zeytinyağı ticareti ile ünlenen Elaiussa-Sebaste Antik Kenti’nin arkeolojik zenginliğine tanık olmaktadır.
Mersin Deniz Müzesi, Türk deniz harp tarihinin geçmişini gözler önüne seren 500'den fazla obje ve araştırmacılara hizmet veren 800 kitaplı kütüphanesi ile ziyarete açıktır. 450 metrekarelik ana sergi salonunda deniz harp tarihi konusunda kronolojik bilgi verilmekte; sergi salonunda dönemlere ilişkin gemi modelleri, sancak, arma, askeri kıyafetler, kesici, delici ve ateşli silahlar ile yağlı boya tablolar sergilenmektedir. Interaktif Salon'da Efsane Mahmudiye, Kahraman Hamidiye, Preveze ve Barbaros Hayrettin Paşa,tarihin akışını değiştiren Nusret Mayın Gemisi, Milli mücadele döneminin kahramanı Gazi Alemdar ve Yavuz Muharebe Kruvazörü hakkında dijital ortamda bilgiler sunulmaktadır. Açık sergi alanında ise Türk Deniz Kuvvetleri'nde kullanılmış yüzer unsurlarımıza ait top, asroc lancer, radar, torpido, mayın, su bombası gibi objeler ile denizaltı modeli ve Refah Gemisi'nin tahliye botu sergilenmektedir. Müze B Blok'ta bulunan ve geçici sergi salonu olarak kullanılan alanda belirli periyodlarla sergiler açılmaktadır. Müzede bölgedeki kültür ve sanat etkinliklerine katkıda bulunmak amacıyla resim ve gemi modeli atölyeleri de oluşturulmuştur.