Kadirli Meslek Yüksekokulu, 14 Şubat 1997 tarihinde Çukurova Üniversitesi’ne bağlı olarak kurulmuş, 26 Mayıs 2007 tarhli 5662 sayılı yasa ile Osmaniye Korkut Ata Üniversitesi'ne bağlanmıştır.

1997-1998 Eğitim Ve Öğretim yılında ilk öğrencilerini kabul eden Kadirli Meslek Yüksekokulu’nda hâlihazırda Elektrik, Elektronik Teknolojisi, İnternet ve Ağ Teknolojileri, Muhasebe ve Vergi Uygulamaları ve Sağlık Bilgi Sistemleri Teknikerliği programlarında eğitim verilmektedir.

 

Çukurova toprakları üzerine kurulmuş Kadirli şehri, Osmaniye ilinin en büyük ilçesidir. Tarihi çok eski çağlara dayanan şehir 1923 yılında ilçe olmuştur. Kadirli ekonomisi genel olarak tarım ve hayvancılığa dayalıdır. Türkiye’nin ilk açık hava müzesi Karatepe-Aslantaş Açık Hava Müzesi Kadirli'de bulunmaktadır.

Kadirli Tarihi

Kadirli, tarih boyunca çeşitli uygarlıkların hüküm sürdüğü Çukurova coğrafyasında bulunmaktadır. Kızzuvatna Krallığı, Hititler, Asurlar, Kilikyalılar, Romalılar, Bizanslılar, Büyük Selçuklular, Dulkadiroğulları ve Osmanlılar bu bölgeye hâkim olmuş önemli uygarlıklardır.

Tarih Öncesi Dönem

Prof. Dr. Halet Çambel (D. 1916, Berlin-Almanya Ö. 2014, İstanbul)
Prof. Dr. Halet Çambel (D. 1916, Berlin-Almanya, Ö. 2014, İstanbul)

Kadirli'nin içinde bulunduğu bölgedeki Domuztepe'de yapılan arkeolojik çalışmalar Neolitik Çağ'a (Diğer adı Cilalı Taş Devri - MÖ 7000-6000), Tırmıl Höyüğü'nde yapılan kazılar da Son Kalkolitik ve İlk Tunç Çağı'na (MÖ 4000-3000) ait kalıntılar ortaya koymuştur.

Bu çalışmalar sonucu ortaya çıkan oyma mağara evler halen Sülemiş Tepesi ile Muallimbağı Çamlığı içinde gezilebilmektedir. Bunlara ek olarak Yedioluk, Savrungözü ve Çardak Yaylası gibi dağlık yörelerde de mağara evlere rastlanmıştır.

Bölgede uzun yıllar kazı çalışmaları yürüten Prof. Dr. Halet Çambel, Karatepe yakınlarındaki Domuztepe'de MÖ. 5000'lerde insanların yaşadığı görüşündedir. Bu açıdan Kadirli en az 7000 yıllık geçmişe sahip bir yerleşim birimidir.

Geç Hititler Dönemi

Bölgede bulunan en önemli tarihi mekânlardan biri Adanava hükümdarı Asativatas tarafından kuzeydeki barbar kavimlere karşı sınır kalesi olarak yaptırılan Asativadaya Kalesi'dir. Kalenin Geç Hitit Dönemi'ne(MÖ 11.yy - MÖ 8.yy) ait olduğu bilinmektedir.

Asativadaya Kalesi'nde bulunan çocuğunu emziren anne kabartması

Kalenin MÖ 720 yılında Asur Kralı 5. Salamodor yahut MÖ 680 yılında Asarhoddon tarafından ele geçirilmiş ve yıkılmış olduğu sanılmaktadır.

1946 yılında Alman arkeolog Prof. Dr. Helmut Th. Bossert tarafından başlatılan kazı çalışmaları, 1958 yılından itibaren Prof. Dr. Halet Çambel tarafından sürdürülmüştür. Bölgede bulunan, hiyeroglifleri çözümleyecek anahtarın elde edilmesiyle o tarihe kadar Anadolu'nun çeşitli yerlerindeki çözümlenememiş Hitit hiyerogliflerinin çözümlenebilmiştir.

Roma İmparatorluğu Dönemi

Kadirli Roma İmparatorluğu döneminde oldukça görkemli bir şehirdi. Bu dönemdeki adı Flaviapolis'tir. Flaviapolis'e ismini veren MS. 69-79 yılları arasında tahta çıkmış olan Roma İmparatoru Titus Flavius Vespasianus (İmparator olarak adı Imperator Caesar Vespasianus Augustus, D. 17 Kasım 9 - Ö. 23 Haziran 79)'dur.

İmparator Vespasianus ve ondan sonra gelen iki oğlu Titus ve Domitian, Büyük İsyan adıyla bilinen Birinci Yahudi-Roma Savaşı'nda (MS. 66-73) başarılı olmuşlar, bunun üzerinde şehre Flavius hanedanlığına itafen Falavius Yurdu anlamına gelen Flaviapolis adı verilmiştir.

Kadirli'de keşfedilen ve İstanbul Arkeoloji Müzesi'nde sergilenen Hadrianus heykeli

Şehrin ismi, İmparator Vespasianus dönemine uzansa da, inşasının, İmparator Publius Aelius Traianus Hadrianus (D. 24 Ocak 76 - Ö. 10 Temmuz 138)'un 117'den ölümüne kadar süren imparatorluğu döneminde yapıldığı sanılmaktadır.

İmparator Hadrianus'un anıtsal tunç heykeli, bugün şehrin altında kalmış 6-7 dönümlük alana yerleşik Roma Hamamı, M.S. 5. Yüzyıla ait bir Roma Bazilikası olan Ala Cami, Roma dönemine ait önemli eserlerdir.

Doğu Roma (Bizans) Dönemi

Kadirli'yi de içine alan bölge Roma döneminde bir eyaletti ve adı Kilikya Eyaleti'ydi.

Kilikya Eyaleti 7. yüzyılda ilk Müslüman ordularının girmesiyle Müslüman Araplar'ın hakimiyetine geçti.

Ancak bu durum, döneminde Müslüman Araplar'a karşı elde ettiği askeri başarılarla Doğu Roma'nın yeniden güçlenmesini sağlayan Doğu Roma (Bizans) İmparatoru II. Nikeforos (D. 912 - Ö. 10 Aralık 969)'un 965 yılında Kilikya'yı yeniden Doğu Roma topraklarına katmasına kadar sürdü.

Kilikya Ermeni Krallığı Dönemi

Doğu Roma (Bizans)'nın 1071 Malazgirt Savaşı sonrası zayıflamasıyla birlikte bölgede 150 yılı aşkın sürecek Kilikya Ermeni Krallığı (1198-1375) dönemi başlamıştır. Bu dönemde Kadirli yakınlarındaki Kozan şehri, Sis adıyla krallığının ikinci başkenti olmuştur.

Çeşitli kaynaklara göre Kadirli bu dönemde "Kars" adı ile Kilikya Ermeni Krallığı'na bağlı bir şehirdir. Fakat Kars ismine döneme ait Haçlı Kronikleri'nde rastlanmamıştır. Bu yüzden şehrin isminin o dönemde Kars olduğu kanısı şüphelidir.

Zaman zaman Müslüman ve Türk akınlarıyla karşı karşıya kalan Kilikya Ermeni Krallığı, Anadolu'daki Moğol egemenliği sırasında Müslümanlar'a ve özellikle bölgeye hakim olaya çalışan Memlûkler'e karşı Ermeni-Moğol ittifakını gerçekleştirmişlerdir.

Moğollar'ın 14. yüzyılda İslam Dini'ni kabülünden sonra, müttefikini kaybeden Ermeni Krallığı, zaman zaman Memlûk akınlarına uğrayarak 1375'te Türk egemenliğine girmiştir.

Anadolu Beylikleri Dönemi

Kilikya Ermeni Krallığı'nın yıkılmasının ardından 1350'lerden 1500'e kadarki dönemde Memlûkler'e bağlı kalan Ramazanoğulları ve Dulkadiroğulları Beyliklerinin hakim oldukları bölge içinde Kars şehri de vardır.

Şehrin bazı kaynaklarda Ramazanoğulları Beyliği (1352-1608) sınırları, bazı kaynaklarda da Dulkadiroğulları Beyliği (1337-1522) sınırları içinde bulunduğu bilgisine rastlanmaktadır. Hatta bu beyliklerin temsili harita çizimlerinde bazı çizimlerin şehri Ramazanoğulları sınırları içinde, bazılarının Dulkadiroğulları sınırları içinde gösterdiği görülmektedir.

Bu hususta bilinen, Ramazanoğulları ile Dulkadiroğulları'nın sürekli savaş halinde olmasıdır. İki beylik için de Kars şehri sınır sayılabilecek noktadadır. Ama genel kanı şehrin hakimiyetinin bir sınır sancağı olarak Dulkadiroğulları Beyliği'nin elinde olduğudur ve Cezmi Yurtsever'in verdiği bilgilere göre Kars şehri Dulkadiroğulları'nın kışlık başkentidir.

Memlûklü ve Osmanlı toprakları arasında kalan Dulkadiroğulları Beyliği başta denge politikası izlese de zamanla Memlûk Devleti yanında yer almaya hatta Osmanlı İmparatorluğu'nun emirlerine uymamaya başladı. Bundan dolayı Yavuz Sultan Selim 1515'te Dulkadiroğulları Beyliği'ni Turnadağ Savaşı'nda yenerek bölgeyi Osmanlı topraklarına katmış ve Kars şehrini Maraş Beylerbeyliği'ne sancak olarak bağlamıştır.

Osmanlı İmparatorluğu Dönemi

MS 2. yy^da Romalılar tarafından Kadirli'de manastır olarak inşa edilen ve sonradan Dulkadiroğlulları tarafından mescide dönüştürülen Ala Camii

1690'larda bölgede yaşayan aşiretler arasındaki mücadeleler ve bazı aşiretlerin isyanları baş göstermiştir. Sonucunda Kars sancağı tahrip ve yağma edilmiş, böylece kendi güvenliğinden endişe eden halk civar sancaklara ve dağlara sığınmış, şehir harabeye dönmüştür. Bu olay sonunda şehirde sadece Ala Cami ve çevresindeki alan ayakta kalmış ve bu alan alışveriş yeri olarak kullanılmıştır. Bu nedenle şehre bu dönemde Kars Pazarı da denilmektedir.

Yaklaşık iki yüzyıl kadar süren bu kovgun döneminde Kars sancağında üretim sekteye uğramış, isyan baş göstermiş, aşiret kavgalarıyla huzur bozulmuş hatta Osmanlı İmparatorluğu bile bölgede söz geçiremez hale gelmiştir.

1865 yılında bozulan düzeni sağlama amacı ile Reform Ordusu (Fırka-i Islahiye) bölgeye gönderilmiştir. Reform Ordusu'nun başından bulunan Derviş Paşa ve Ahmet Cevdet Paşa konar-göçer aşiretleri Çukurova topraklarına ve isyanlar sırasında terk edilen Kars sancağına yerleştirmiş ve bölgeyi yeniden yerleşime açmıştır. Böylece bölgede üretim yeniden başlamış, konar-göçer aşiretlerin iskânı yapılmıştır. Söz konu paşaların isimleri ilçede halen eğitim vermekte olan okullara verilmiştir.

Birinci Dünya Savaşı ve Kurtuluş Savaşı Dönemi

Birinci Dünya Savaşı sonrasında Osmanlı İmparatorluğu'nun yenilmesi üzerine Çukurova Fransızlar tarafından işgal edilmiştir. 14 Mart 1919 tarihinde Kars şehir Fransız kontrolü altına girmiş, Fransız birlikleri şehirde yaşayan Ermeniler tarafından desteklenmişlerdir.

Osman Tufan Paşa komutasındaki Kuvay-i Milliye Ordusu'nun Maraş üzerinden Kars'a doğru gelmesi üzerine 7 Mart 1920'de Ermeni ve Fransız birlikleri şehri terk etmiş ve 7 Mart Kadirli'nin kurtuluş günü olarak kabul edilmiştir.

Coğrafya

Kadirli'nin konumu 37-38 derece kuzey enlemleri ile 35-36 derece doğu boylamları arasındadır. Kabul edilmiş kesin koordinatları ise 36 derece 23 dakika 26 saniye kuzey enlemi, 36 derece 5 dakika 46 saniye doğu boylamıdır.

Coğrafi konum olarak Çukurova'nın kuzeydoğusunda ve Orta Toroslar'ın güneyinde yer almaktadır. Denizden ortalama yüksekliği (rakım) 95 metre ve yüzölçümü 1497 km2'dir.

İlçe sınırları içindeki en yüksek rakımlı dağ yüksekliği 2350 metre olan Akçadağ'dır. Akçadağ'ı 2300 metreyle Mazgaç, 2216 metreyle Deli Höbek takip etmektedir.

Osmaniye ilinin en büyük ilçesi olan Kadirli'nin ilçe sınır komşuları; kuzeyde Adana'nın Feke ve Saimbeyli ilçeleri, doğuda Kahramanmaraş'ın Andırın ve Osmaniye'nin Düziçi ilçeleri, Güney'de Osmaniye İl Merkezi ve Adana'nın Ceyhan ilçesi, batıda ise Osmaniye'nin Sumbas ve Adana'nın Kozan ilçesidir.

Ceyhan Irmağı ile onun kolları olan Savrun Çayı, Sumbas Çayı ve Keşiş Deresi ilçenin muhtelif kısımlarından geçmektedir.

Kadirli Ekonomisi

Sanayi ve ticaretin gelişmediği Kadirli ekonomisi büyük ölçüde tarım ve hayvancılığa bağlıdır. Bu durumda Çukurova’nın bereketli topraklarının da etkisi büyüktür. Yöre topraklarından yıl içinde 3 ürün elde edilebilir. Başlıca zirai ürünler buğday (triticum aestivum), mısır (zea mays), ayçiçeği (helianthus annuus), yerfıstığı (arachis hypogaea), karpuz (citrullus lanatus) ve turptur (raphanus sativus).

Kadirli’deki turp üretimi Türkiye ihtiyacının %70’ini karşılamaktadır. Şehrin ticari potansiyeli genel olarak tarımsal ürünlerin pazarlanmasına dayalıdır.

Sınırlı seviyede sanayi faaliyetine sahip ilçede, 1997 yılında faaliyete geçen Organize Sanayi Bölgesi ile orta ölçekli sanayinin canlanmasını amaçlanmaktadır.

İklim ve Doğal Yaşam

İlçede Subtropikal Akdeniz İklimi egemendir. Yazlar sıcak ve kurak, kışlar ılık ve yağışlıdır. İlçenin Subtropikal Akdeniz İklimi görülen kısımlarında (Buna ilçe merkezi de dahildir) görülen yağış türleri arasında kar yer almaz. Fakat ilçe sınırları içinde yüksekliğin 2300 metreye ulaştığı dağlık kesimler mevcuttur. Bu kesimlerde iklim karasaldır. Kış aylarında kar yağışı gözlenmektedir.

İlçede yıllar içinde kaydedilen sıcaklık ölçümlerine göre ortalama sıcaklık değeri en yüksek Ağustos ayında 36 °C, en düşük Ocak ayında 3 °C’dir.

Yıllık ortalama yağış miktarı metrekareye 575 kilogramdır.

İlçe arazilerinin üçte biri dağlık, üçte ikisi ise ovalıktır. İlçe bitki örtüsü bakımından zengindir. İlçe merkezi içinde yer alan ormanlık alanlar önemli bir alanı teşkil eder. Bu alanlar özellikle tatil günlerinde yerel halk tarafından mesire alanı olarak ilgi görmektedir.İlçe sınırları içinde yer alan ormanlık alanların ilçe yüz ölçümüne oranı %39’dur. Bu ortalama Türkiye ve Dünya ortalamasının üzerindedir. Bitki örtüsü iklimin etkisiyle Maki bitki örtüsüdür. Güneyden kuzeye doğru artan yükselti sebebiyle maki bitki örtüsü 700-800 metreden itibaren yerini önce yayvan yapraklı orman örtüsüne, 1400-1500 metreden sonra da iğne yapraklı ormanlara bırakmaktadır. İğne yapraklı ormanlar, yüksekliği 2000 metreye ulaşan kesimlerde geniş alanları kaplamaktadır.

Yazları şehir merkezinin bulunduğu Çukurova’nın sıcak olmasından dolayı, ilçe sakinleri daha serin olması nedeniyle Toroslar’ın yüksek kesimlerini yayla olarak kullanmaktadırlar.

Etimoloji

Kadirli yöresinde antik döneme ait arkeolojik çalışmalar yürütenlerin genel kanısı; Romalılar zamanında, Çukurova’nın yukarısında kurulan Flaviapolis kentinin bugünkü Kadirli şehri olduğudur. Şehre bu ismi veren ise MS.69-79 yılları arasında tahta çıkmış olan Roma İmparatoru Titus Flavius Vespasianus(D. 17 Kasım 9 – Ö. 23 Haziran 79)’dur. Büyük İsyan adıyla bilinen Birinci Yahudi-Roma Savaşı’nın (MS. 66-73) kumandanı olan İmparator Vespasianus’un isyanı kontrol altına alması sonucunda, o dönemin önemli bir yerleşim yeri olan şehre Flavius hanedanlığına ithafen Flaviapolis adı verilmiştir.

Daha sonraları Roma’nın zayıflamasıyla bir dönem Klikya Ermeni Krallığı egemenliğinde kalan şehrin bu dönemde adının Kars olduğu sanılsa da döneme ait Haçlı Kronikleri'nde Kars ismine rastlanmamıştır.

7. yy’da bölgeye giren Müslüman ordularını, Abbasi ve Selçuklular döneminde Türk akınları takip etmiş, 1337-1522 yılları arasında bölgeden hüküm süren, merkezi Maraş Elbistan’da bulunan Anadolu Beyliklerinden Dulkadiroğulları döneminde şehir Kars-ı Maraş (Maraş Sancağı) adıyla anılmıştır. Bu isme Osmanlı hâkimiyetinde bulunduğu yıllarda kaleme alınan 1526 tarihli Tapu Tahrir defterinde rastlanmaktadır.

1690’lı yıllarda patlak veren isyan ardından, 1865’te şehir yeniden iskan edilirken Cevdet Paşa’nın elinde bulunan bilgiler ışığında Kars-ı Zükadriyye adı resmi kayıtlara geçmiştir. Ayrıca önemli bir ticaret merkezi olmasından dolayı bazı zamanlarda şehre Kars-ı Pazar, Kars-ak-eli denilmiştir.

Sefa Vayısoğlu (D. 1907 - Ö. 7 Kasım 2008)’nun tespitlerine göre, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasının ardından resmi evrakların iletimi sırasında isim benzerliğinden dolayı Kars ili ile Çukurova’daki Kars şehri karıştırılmaktadır. 7 Kasım 1928 tarihinde Adana İl Genel Meclisi’nde söz sahibi olan Remzi Karamüftüoğlu’nun tavsiyesi üzerine Dulkadiroğulları’na ithafen şehre Kadirli adının verilmesi kararlaştırılmış ve resmiyet kazanmıştır.

Yaylalar

Yazları şehir merkezinin bulunduğu bölgenin sıcak olmasından dolayı, ilçe sakinleri daha serin olması nedeniyle Toroslar’ın yüksek kesimlerini yayla olarak kullanmaktadırlar. Yöre halkının genel olarak tercih ettiği yaylalar Maksutoluğu, Bağdaş, Almacık, Beyoğlu, Savrun Gözü, Dokurcun, Çığşar ve Mazgaç yaylalarıdır.

Yaylalarda genel olarak ahşap ve taş duvarla örülmüş evler kullanılmaktadır. Son yıllarda betonarme yapılaşma da dikkat çekmektedir.

Kır kahveleri, bakkallar, kasaplar, et yemekleri sunan küçük lokantalar ve yaz döneminde özel doktorlar bulunabilecek diğer hizmetlerdir.

Yaylaların çevresi yöre halkı tarafından “kamalak” olarak adlandırılan sedir (cedrus libani), göknar (abies cilicica), ardıç (juniperus) ağaçlarıyla çevirilidir. Zemini yüksek dağ çayırları ile rengârenk kır çiçekleri ile kaplıdır.

Yer yer vahşi kayalıklar bulunan yaylalarda, atmacagillerden (accipitridae) çeşitli kartal, şahin, doğan gibi yırtıcı kuşlara rastlanabilmektedir.

Beyoğlu, Savrun Gözü, Dokurcun ve Çığşar yayları zengin su kaynaklarına sahiptir. Bu yüzden kamp yapmak için ideal koşullara sahiptirler. Savrun Çayı’nın kıyısına kurulan bu yaylalarda elma (malus domestica), armut (pyrus), ahlat olarak bilinen yaban armudu (pyrus elaeagrifolia), kiraz (prunus avium), vişne (prunus cerasus), adi ceviz (juglans regia) ve dut (morus) meyveleri yetişmektedir.

Yaylaların yolları genelde stabilize olmasına rağmen son dönemlerde KÖYDES projesi kapsamında yürütülen çalışmalar ile bitümlü kaplama da denilen serpme asfalta geçirilmektedir.

Yaylalara ulaşımda toplu taşıma araçları kullanılabilir. Özellikle yaz aylarında bu araçların sefer sayısı artırılmaktadır.

Yaylaların hepsinde elektrik altyapısı ve internet imkanı bulunmaktadır. Birçoğunda ise gerek sabit gerekse mobil telefonla iletişim yapılabilmektedir.

Kentleşme

İlçe'de son yıllarda meydana gelen nüfus artışı şehrin hızla genişlemesini beraberinde getirmiştir. Son dönemde konutlaşmanın yönü şehir merkezinden uzakta şehir dışınadır. Önceleri müstakil olan konutlaşma tercihi ise çok katlı toplu konutlar yönünde değişmektedir. Bu değişimin şehir merkezindeki izleri, gittikçe artan alışveriş merkezleri, yeni inşa edilen çok katlı ofis ve konut inşaatlarıdır.

İlçede 150 yataklı Devlet Hastanesi, ayrıca Diş Hastanesi ile özel sektöre ait hastane ve sağlık kurumları mevcuttur.

Nüfus

2019 yılı adrese dayalı nüfus sayımı verilerine göre ilçe toplam nüfusu 125.083’tür. Bu nüfusun 94 bini aşkın kısmı şehir merkezinde ikamet etmektedir. İlçe merkezindeki nüfusun büyük kısmı devlet memurudur ve bunların çoğu Kadirlili'dir. İlçe nufüs bakımından TÜrkiye'deki en büyük 100 ilçe arasında yer almaktadır.

Spor

İlçede Türkiye Futbol Federasyonu lisanslı beş futbol takımı bulunmaktadır. Bu takımların tamamı amatör kümede mücadele vermektedir.

İlçe 2009 yılında düzenlenen WK1 Altın Kemer Kick Boks Turnuvası’na ev sahipliği yapmıştır.

Kadirli’de her yaş grubundan zekâ oyunlarına ilgi büyüktür. Sık sık çeşitli merkezlerde satranç ve briç turnuvaları düzenlenmektedir.

Kadirli Briç Kulübü düzenlediği etkinlikler ve ülke genelinde düzenlenen turnuvalarda aldığı başarılar ile dikkat çekmektedir. Kadirli Briç Kulübü’nce her yıl düzenlenen Geleneksel Kurtuluş Kupası yüzü aşkın briç severi Kadirli’de bir araya getirmektedir.

Kızyusuflu Köyü’nde, Aslantaş Baraj Gölü kıyısına kurulmuş bir su sporları merkezi mevcuttur.

Yörenin dağlık kesimleri doğa sporları için oldukça elverişlidir. İlçede bulunan İzcilik ve Doğa Sporları Kulübü çeşitli organizasyonların düzenlenmesine öncülük etmektedir.

Ulaşım

Kadirli, çevre illerden Osmaniye’ye 44 km, Adana’ya 96 km, Kahramanmaraş’a 122 km, Gaziantep’e 164 km, Mersin’e 165km, Hatay’a 171 km ve Kayseri’ye 329 km uzaklıktadır.

Çevre ilçelerden Sumbas’a 12 km, Düziçi’ne 70 km, Bahçe’ye 77 km, Hasanbeyli’ye 78km, Toprakkale’ye 54 km, Andırın’a 53 km, Ceyhan’a 67 km, Kozan’a 35 km ve İmamoğlu’na 60 km uzaklıktadır.

İlçeye doğrudan ulaşım sadece karayolundan sağlanabilmektedir. Tamamı sathi kaplamalı (asfalt) yollardır.

Kadirli’den Ceyhan, Adana, Osmaniye, Kozan ve Andırın güzergâhlarına; diğer çevre illerden de Osmaniye’ye günde birden fazla sefer düzenleyen toplu taşıma araçları mevcuttur.

İlçeye demiryolu ve havayolu ile ulaşım imkânı bulunmamaktadır. En yakın demiryolu Osmaniye ve Adana güzergâhını kullanmaktadır. Çevre illerde bulunan havaalanları ise Adana, Kahramanmaraş, Gaziantep ve Hatay’dadır.

Görüntülenme Sayısı: 1446